Son zamanlarda ünlü Şair Edip Cansever’in “Mendilimde Kan Sesleri” isimli şiirinden dizeler dolanır oldu dilime.
Ünlü şair bu şiirinin bir dörtlüğünde :
“Ah güzel Ahmet Abim benim!.
Gördün mü bak?
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar.
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket!..
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile…” diyor.
….
Aynı duyguları yaşıyorum ben de uzun zamandır.. İçinde yaşadığım toplumun geldiği son noktaya bakıyorum ve dağılmış Pazar yerlerine benzeyen memleketimi, durumları, insanlarımızı görüyorum. Aynaya bakıyorum asık bir surat gülmeyi unutmuş. Dışarı adım atıyorum gülümseyen bir tek yüz göremiyorum. Haberleri açıyorum ve açtığıma bin pişman olup hemen kapatıyorum.
Ekonomi, sağlık, eğitim, güven, adalet konusunda zaten çoktan sınıfta kaldık biliyorum da, hepsini de bastıran ve birinciliği kimseye kaptırmayan sosyal çürümüşlük beni kahrediyor.
Bir toplumda insanlık, vicdan, güven ve ahlakın bittiği yerde, sosyal çürümüşlük ve çöküş başlıyor ve bunun önü de bir türlü alınamıyor.
Örnek verecek olursam 2023 yılının başlarında yaşadığımız büyük deprem felaketinde insanlar binaların altında kurtarılmayı beklerken, canlar bir tarafta feryat ederken, bir tarafta yağmalamalar alıp başını gitmişti.
Bir sebze meyve tırı devrilip, kazada ölen şoför yolun ortasında yatarken, insanlar yola saçılan sebze ve meyveleri toplamanın peşine düşmüştü.
Bu sadece iki küçük örnek. Bunların dışında sayamayacağım çok daha vahim durumlara bile insanlar bir an dönüp bakmaz ve umursamaz hale gelmiş.
Aile kavramının içi boşalmış, aile içi şiddet, cinayet ve cinnet inanılmaz boyutlara ulaşmış, ahlaksızlık, yolsuzluk, yozluk neredeyse övülür hale gelmiş durumda. Toplumsal düzenin tepetaklak olmasıyla şiddetli bir güvensizlik, umutsuzluk, cinnet, ahlaki çöküş ve korku sarmış dört bir yanımızı. Kısacası insanlığın çürümesi gibi korkunç bir girdabın içinde sürüklenip durur olmuşuz.
Ülkemize aldığımız yabancı akınları da demografik yapımızın bozulmasında büyük etken olduğu gibi, bir de üzerine zihniyetimiz, ahlakımız, hoş görümüz ve tüm değer yargılarımız da bozuldu. Artık okumuyoruz, çalışmıyoruz, öğrenmiyoruz, sorgulamıyoruz, hoş görmüyoruz ve sevmiyoruz.
Bu sosyal çürümeyi tedavi edebilmek için ekonomi, kültür, eğitim, hukuk, adalet, ahlak ve sağlık alanlarında sorunun kaynağına sağlıklı bir şekilde inilip, eşitsizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca gerçek arayışı olmadığında toplumun daha kolay çürüdüğü dikkate alınırsa, toplumda yaşayan her bireyin adeta bir öğretmen gibi kendini eğitmesi gerekmektedir diyorum.
Sağlıcakla kalasınız!.