Ekran bağımlılığı günümüzün en başlıca sorunlarından birisi olarak çocukların gelişimini, aile içerisindeki huzur ve mutluluğu adeta baltalıyor.
Anne ve babaların günümüz dünyasındaki en büyük sorunlarından biri, çocuklarının dijital ekranların başında hunharca vakit harcamaları, sokaktaki oyundan, sosyal yaşamdan ve kitaplardan kopmuş olmalarıdır. Sanal dünya çocuklarımızın çocukluğunu ne yazık ki gün geçtikçe daha fazla çalıyor ve kimi zaman bu durum bağımlılığa bile neden olabiliyor. Bu yazıda hepimizin canını sıkan bu sevimsiz konuyu ele almak istiyorum.
Sosyalleşme ve öğrenmenin en yoğun olduğu aşama bebeklik ve çocukluk dönemidir. Çocuklar bu dönemde çeşitli oyunlar aracılığıyla problem çözme, akıl yürütme, yaratıcı düşünme, sorumluluk alma, sınırlarını öğrenme, kurallara uyma ve karar verme gibi becerilerini geliştirirler. Gerçek hayatı oyun oynarken taklit ederler ve yaşamları boyunca karşılaşabilecekleri durumları o küçücük yaşlarında öğrenerek bir nevi tecrübe kazanırlar.
Günümüzde bilgisayar oyunları, cep telefonları ve sosyal medya, sadece çocuklarımızı değil küçük, büyük hepimizi adeta esir almış durumda. Dünyayı saran bu amansız hastalık her geçen gün direncimizi biraz daha kırıyor ve çocuklarımız bu hastalığı ne yazık ki gözlerini ekranlardan ayırmayan ebeveynlerinden kapıyor. Hatta ebeveynler, kendilerine biraz zaman ayırabilmek adına çocuklarını bilerek veya bilmeyerek ekranlara yönlendirerek onları gerçek dünya yerine sanal bir yaşama hapsedebiliyor. Hatalarının farkına vardıklarında ise iş işten geçmiş olabiliyor.
Kabul, teknoloji artık hepimiz için olmazsa olmaz bir araç. Kullansak bir, kullanmasak başka bir sorun yaşıyoruz. Peki ebeveynler olarak çocuklarımızı ekran bağımlılığından koruyabilmenin bir yolu var mı?
Elbette var!
Bu konuda bir şey yapmak isteyen ebeveynler çocuklarından önce kendilerine bakmalı. Yaptığı hangi şeylerin çocuğu için yanlış örnek olduğunun farkına varmalı ve bunları cesur bir şekilde ortaya koyabilmeli. Ebeveynler hem kendileri, hem de çocuklarının iyiliği için ekran önünde geçirdiği zamandan feragat etmeli. Ebeveynler, etrafımızı saran bu sanal dünyadan öncelikle kendini korumalı. Ekransız da hayatın keyifli olduğunu önce kendisi hatırlamalı sonra da bunu çocuğuna göstermeli. Örneğin, çocukla birlikte okuma saatleri yapmak, hatta bazen aynı kitabı okuyup üzerine konuşmak güzel bir etkinlik olabilir. Spora, sanata, sokak oyunlarına ve birlikte oynanacak kutu oyunlarına yönelebilirler.
Eve gelir gelmez, rahat bir koltuğa oturup, cep telefonunu prize takan ev halkı, artık buna bir son verip birbirinin gözünün içine bakmalı. Çocuğun ilgi alanlarından haberdar olmalı. Çocuğunun en sevdiği arkadaşlarını, en sevdiği oyunları, onu ekrana kilitleyen içerikleri, örneğin film karakterini bilmeli. Bilmeli ki,
Yoğun ve yorucu bir günün ardından birbirleriyle ilgilenecek vakit ve istekleri olmasa bile birliktelikten keyif almanın yollarını bulabilmeli. Bunu, aile ilişkilerinde geleceğe yapılan bir yatırım olarak görmeli.
Haydi, hep beraber kaldıralım ekrandan başımızı! Birbirimize çevirelim yüzümüzü! Yarın pişman olmamak için, dolu dolu, doyasıya yaşayalım bugünümüzü!