Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (Sağlık-İş), Denizli’de sağlık işçileriyle çalışma hayatı, çalışma psikolojisi, sosyal psikoloji, sendika, mevzuat, işçi sağlığı ve güvenliği gibi alanlarda eğitim seminerleri düzenliyor. PAÜ Hastanesi toplantı salonunda yapılan eğitimlerde işçiler sendikal mücadele ve çalışma yaşamına ilişkin sorularına yanıtlar buluyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan eğitimde PAÜ ÇEKO Bölümü’nden akademisyenler Prof. Dr. Kamil Orhan, çalışma psikolojisi ve sosyal psikoloji üzerine bir sunum yaparken, Arş Gör. Erkan Kıdak ise, ‘Sendika nedir ne değildir? OVP ve Tasarruf Paketi’ ile ilgili sunum gerçekleştirdi. İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek de işçi sağlığı ve güvenliğinin gelişimi, günümüz mevzuatı ve çalışmadan kaçınma hakkı üzerine konuştu.
“DAYANIŞMA TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK!”
Prof. Dr. Kamil Orhan, rekabet, işbirliği, sinerji, sinarji ve dayanışma kavramlarını videolu anlatımlarla açarak başladığı sunumunda sendikal mücadelede birlikte hareket edebilmenin önemini anlattı. Orhan, “Rekabet, mülkiyet duygusundan kaynaklanıyor. Birlikte hareket etmek kazançtır. Rekabet yoran, yok eden bir şey. Bilinmeyen bir şey değil ama unutulan bir şey. Dayanışma ve birlikte hareket etmek tercih değil zorunluluktur” diye konuştu. İşçilerin hak alma mücadelesinde birlikte hareket etmenin önemine dikkat çeken Orhan, işverenin karşısına bireysel değil toplu şekilde çıkmanın işçilerin elini güçlendireceğini vurguladı.
“KAMUDA ÇALIŞANLAR GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLEMEZ!”
PAÜ ÇEKO Bölümünde Arş. Gör. Erkan Kıdak, sendikanın ne olduğu ve olmadığı üzerine yaptığı başlangıçta promosyon sendikacılığının eleştirisini yaptı. Kıdak sunumunu Orta Vadeli Program, Tasarruf Paketi ve enflasyon üzerine anlatımlarla devam ettirdi. Tasarruf Paketi’nin bir israfın itirafı olduğunu dile getiren Kıdak, “Belli ki kamuda bir israf var. Tasarruf edilecek. Peki bugüne kadar bu israfı yapanları ne yapacağız? Birden fazla maaş alanlara bunun hesabı sorulacak mı? Bu maaşlar karşılığında kamuya ne fayda sağlamışlar bunlar sorgulanacak mı” diye konuştu.
Kamuda çalışanların günah keçisi ilan edilemeyeceğini belirten Kıdak, “Mezun olan milyonlarca öğrenci kamuda işe girme hayalinden oldu. Faiz giderleri personel giderlerinden daha fazla. Cari açık servet sahiplerinden alınmayan vergilerin alınmasıyla daha kolay kapanabilir” dedi.
“İŞÇİ SAĞLIĞI KAĞIT ÜSTÜNDE VERİLEN EĞİTİMLE SAĞLANAMAZ”
İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek de işçi sağlığı ve güvenliği tarihinin Mısır Piramitlerinin inşasına kadar dayandığını aktarırken binlerce işçinin bu piramitlerin inşasında iş cinayetinde öldüğünü dile getirdi. İngiltere’de 1700’lü yıllarda çıkan Baca Temizleyiciler Kanunu’nu hatırlatan İpek, çocuk işçiliğin geçmişten bugüne tarihini anlattı.
“Sağlık, ruhen, bedenen ve sosyal olarak iyi olma halidir” diyen İpek sözlerini şöyle sürdürdü; “Sosyal kısmı genellikle unutuluyor. İşçinin sosyal olarak da sağlıklı olması gerekir. Uzun çalışma saatleri işçi sağlığı ve güvenliğini etkileyen önemli bir etmen. PAÜ’de de çalışma saatlerinin haftalık 40 saate düşürülmesi talebiyle sağlık işçilerinin yürüttüğü bir mücadele var. Bu önemli. İşçi sağlığı ve güvenliği açısından da ülke genelinde işçiler ve sendikalar günde 7 saat, haftada 35 saat ve hafta sonu tatil hakkı için bir kampanya yürütülmeli. İş güvenliği kağıt üstünde veya yarım saatlik üstün körü eğitimlerle sağlanacak bir mesele değil. Mevzuatın hali ortada. İşçiler kendi sağlığına sahip çıkmazsa ne iş veren ne de bakanlık sahip çıkmaz. Örneklerini her gün yaşıyoruz. Dakikada bir iş kazası yaşanıyor ve günde 5 işçi iş cinayetinde hayatını kaybediyor” ifadelerini kullandı. İpek son olarak Çalışmadan Kaçınma Hakkı’na dikkat çekerek bu hakkın fiilen kullanılamaz hale getirildiğini ancak bu hakkın kullanımı için de mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.