28 Mayıs 2013 yılında gerçekleşen Gezi Eylemlerinden dolayı yeni soruşturmalar açılırken Taksim Dayanışması üyeleri 1008 gündür cezaevindeler. Yıllardır Adalet Nöbeti tutan TMMOB üyeleri bugün de bir basın açıklaması yaparak arkadaşlarına sahip çıkma kararlılığını gösterdiler.
TMMOB Denizli İl Koordinasyon Kurulu’nun (İKK) gerçekleştirdiği basın açılamasına sendikalar ve siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
Basın açıklamasına okuyan İKK Dönem Sözcüsü Mehmet Öztürk, “Bizler çok iyi biliyoruz ki arkadaşlarımız bir suç işledikleri için değil, siyasi iktidarın hesaplaşmaktan, yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın bir aracı olarak tutsak edilmiştir. Arkadaşlarımız mesleklerini halkın faydasını gözeterek yerine getirdikleri için tutsak edilmiştir.” Dedi.
“BİTMEYEN BİR ADALET UTANCINA ŞAHİTLİK EDİYORUZ”
Öztürk, Bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ettiklerini belirterek, “Tam 1008 gün oldu. Arkadaşlarımız, dostlarımız, meslektaşlarımız bizden alınalı 1008 gün oldu.1008 gündür bizler arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz.
Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1008 gündür cezaevinde tutuluyor. Uydurma delillerle, kurgulanmış bir iddianameyle yürütülen yargı süreci, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir. Mesleki bilgisini halktan yanan kullanan kamucu mühendis, mimar, şehir plancılarının mücadelesi; TMMOB ve bağlı odalarının onurlu mücadele geleneğinden gelmektedir.
Buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz: hukuku ve yargı organlarını siyasal çıkarlarınız doğrultusunda kullanmaktan vazgeçin. Doğamıza, tarihimize, yaşamımıza sahip çıkmak suç değildir. Mesleki sorumluluğumuz gereği bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde toplumu aydınlatmak suç değildir.” Diye konuştu.
“TMMOB, ARKADAŞLARIMIZIN YANINDA OLMAYA, DOĞRU BİLDİKLERİNİ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEK”
Siyasi iktidarın TMMOB’yi cezalandırmak istemesinin asıl nedeninin TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisi olduğunu, TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunduğunu ifade eden Öztürk, “Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel görevidir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.
İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin , demokratik kamuoyu ve yasalar önündeki meşruiyetini gölgeleyemez ve hiçbir güç bizlerin emekten, halkımızdan, ülkemizden, mesleğimiz ve bilimsel teknik doğrulardan yana duruşumuzu engelleyemez.
TMMOB, arkadaşlarımızın yanında olmaya, doğru bildiklerini söylemeye, halkımızdan, ülkemizden yana kamu yararını savunma mücadelesini sürdürecektir. 1008 gün sonra inatla ve ısrarla bir kez daha haykırıyoruz; Halkın vicdanını derinden yaralayan bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.” Dedi.
“MESLEK ODALARI DEVRE DIŞI BIRAKILMIŞTIR”
İKK Dönem Sözcüsü Öztürk Kartalkaya katliamına da değinerek, tamamen tarafsız kamu görevi yapan ve bilim ışığında çalışan meslek odalarının devre dışı bırakıldığını ifade etti.
Öztürk sözlerini şu cümlelerle tamamladı: “21 Ocak 2025 tarihinde Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Oteli'nde meydana gelen ve 36'sı çocuk en az 78 yurttaşın hayatını kaybetmesine, 51 yurttaşın ise yaralanmasına neden olan yangın faciasında Grand Kartal Oteli'nde merkezi yangın söndürme sisteminin olmadığı, yangın alarm sistemlerinin çalışmadığı, yangın merdivenlerinin ve yangın dayanım ekipmanlarının yönetmeliklere uygun olmadığı, havalandırmasının yetersiz olduğu ve acil durum aydınlatmalarının olmadığı yönündeki iddialar ve tespitler göz yumulan ve karşılıklı ilişkiler sonucu verilen tavizlerin sonuçlarını ortaya koymaktadır.
Maalesef ki ülkemizde siyasi ve ticari kaygılar insan değerinin üzerine çıkmıştır. Bu konuda tamamen tarafsız kamu görevi yapan ve bilim ışığında çalışan meslek odaları devre dışı bırakılmıştır. Ülkemizde her yıl karşılaştığımız deprem, sel, yangın gibi afetlerin yaşattığı ağır sonuçların bilim önderliğinde doğru uygulama ve denetleme ile en az hasarla, hatta hasarsız atlatılacağı hepimizin malumudur. Ancak görüyoruz ki; ülkeyi yönetenler, tüm yetkileri ellerine almalarına karşın, denetim görevini yerine getirmiyorlar. Bir felaket anında da sorumluyu dışarıda arıyorlar.
Biz TMMOB olarak bu afetlerin en az hasarla sonuçlanması için yapılması gerekenleri biliyoruz ve yetki istiyoruz.
Bir kez daha haykırıyoruz, bizler, başta kentimiz ve tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağız. Hem hukuk karşısında hem de toplum vicdanında sorumluların hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz”