Denizli Barosu ve Büyük Menderes İnisiyatifi, Denizli Barosu konferans salonunda "Çevre mücadelesinde bilgi edinme, halkın katılımı ve adalete erişim" konulu söyleşi düzenledi.
İzmir Kent ve Çevre Komisyonu Üyesi Av. Arif Ali Cangı, Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir ve Av. Senih Özay’ın konuşmacı olduğu söyleşide açılış konuşmasını Denizli Barosu Başkanı Av. Ufuk Kök yaptı. Etkinlik, çevre mücadelesine emek veren ve geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren Gazeteciler Yaşar Tok ve Ayhan Çimendağ’ı anmak üzere hazırlanan slayt gösterisiyle başladı. Etkinliğe TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Germencik Çevre Derneği Başkanı Dr. Metin Aydın, Avdan mücadelesinde öne çıkan Muhtar İlhan Kulaç ve Hatice Kocalar, Denizli Dişhekimleri Odası, DİSK, KESK, Tüm Emeklilerin Sendikası, ADD ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
“KENDİM İÇİN MÜCADELE ETMEDİM, HERKES”
Söyleşide Avdan mücadelesinin sembolü haline gelen 76 yaşındaki Hatice Kocalar’a da söz verildi. Destek veren herkese teşekkürlerini ileten Kocalar, “Kendim için mücadele etmedim, herkes için, çocuklar için, Avdan’a destek çıkan avukatlar için mücadele ettim. Korkmadık, bıkmadık, bu düğümü çözdük yargıya başvurduk. Bitkileri canlıları toprak yetiştiriyor. Ben bir avuç toprağımı kimseye yedirmem. Kendim için değil destek çıkanlara gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
BİLGİ EDİNME HAKKI ÖNEMLİ BİR DAYANAKTIR, GELİŞTİRİLMELİDİR!
Av. Arif Ali Cangı yaptığı sunumda çevre hakkının konusundan, yıllar içindeki gelişimine ve yasal dayanaklarına değindi. Rio Deklerasyonunda yer alan ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ tanımının birçok yerde geçtiğini dile getiren Cangı, bu tanımın çevreyi kirletmenin, yağmalamanın, doğal dengeyi bozmanın kılıfı halini aldığını söyledi. Sürdürülebilirlik kavramına antipatiyi doğru bulmadığını söyleyen Cangı, “Yaşamın sürdürülebilirliği dediğin zaman bir anlamı vardır ama kalkınmanın sürdürülebilirliği dediğin zaman başka bir anlamı vardır. Yaşam hakkıyla çevre hakkının birbiriyle ilişkisi vardır. Çevre sağlıklı değilse yaşam hakkının sağlanması mümkün değildir. Çevre hukukunun en önemli anayasal dayanakları anayasanın 17’nci ve 56’ncı maddesidir. Bu iki maddeye ilk yer veren yargı kararı da 1997’da Danıştay 6’ncı Daire’nin Bergama Altın Madeni kararıdır. Gerekçesiyle bütünüyle ele alındığında siyanürle altın aramada kamu yararı olamayacağı kararının yanı sıra önceliğin neye verileceğini anlatan bir karardır. Öncelik insan yaşamıdır der. Yağma ve talan varsa mücadele de vardır. Avdan mücadelesi önemli bir güç oluşturdu, moral verdi. Emeği veren herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Cangı ayrıca bilgi edinme hakkının çevre mücadelesinde önemli bir dayanak olduğunu belirterek bu kapsamda başvuru örneklerini artırarak bu hakkın geliştirilmesi çağrısı yaptı.
BERGAMA KÖYLÜLERİ DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE DE YER ALMIŞTI!
Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, Kuyudaki Taş ve Gazetecilik üzerine bir sunum yaptı. Gazetecilerin ekonomik ve siyasal baskılar altında ezilmeye çalışıldığını aktaran Akdemir, mesleği bırakmak zorunda kalan, tutuklanan, şiddete uğrayan gazetecilere ilişkin veriler paylaştı. Çevre mücadelesi verenlerin ‘dış güçler’ tarafından fonlandığı iddiasının nereye dayandığını aktaran Akdemir, Bergama Altın Madenine karşı verilen mücadeleyi hatırlattı. Kuyudaki Taş kitabında detaylıca aktardığını söyleyen Akdemir, “Bergama köylüleri demokrasi mücadelesinin de içerisinde yer aldılar, sadece ‘altın istemiyoruz’ değil. Olay bu noktaya geldiğinde anti emperyalist, anti kapitalist bir evreye geldiğinde buna müdahale geldi. Bu dönemde Alman Vakıflarının Türkiye’deki marifetleriyle ilgili rapor ve makaleler yayımlandı. MGK, Bergama köylü hareketini ‘Milli güvenlik tehdidi’ olarak tanımladı. Necip Hablemitoğlu’nun kaynağını açıklayamadığı ve iddiaları kanıtlayamadığı ‘Alman vakıfları, Bergama dosyası’ adlı kitabı hakkında konuşan Özdemir, kitabın en önemli iki iddiasının mesnetsiz olduğunu ve kitaptaki iddialara ilişkin yargılananların mahkeme karşısına çıkamadan Hablemitoğlu’nun öldürüldüğünü dile getirdi. Akdemir, sermaye-devlet ortaklığına, basının sermaye ve devlet tarafından baskı altında tutulmasına ve karalama kampanyalarındaki iddiaların temeline inerek gazetecilerin tehdit edildiği çeşitli örnekler paylaştı.
HUKUK MÜCADELESİNDE KLASİK YÖNTEMLERİN DIŞINA ÇIKILMALI!
Bergama’daki mücadelede köylülerin avukatlığını yapan Av. Senih Özay da yaptığı konuşmada ‘Yaratıcı hukuk’ kavramına dikkat çekti. Klasik yöntemlerden çıkarak yeni yollar deneme çağrısı yapan Özay, Av. Fevzi Özlüer’in de kullandığı bu kavrama atıf yapan Özay, hukuk mücadelelerinde standardın dışına çıkılması gerektiğini vurguladı.